Talat Atilla Öcalan test edildi! Değişim var! Tüm arşivi yaktılar! 'Tekbirlerle gömün beni!' |
Ersan Yıldız GİRİLMEZ |
Mihriban Başlı Nereye Gidiyoruz? |
Tuğba AYAN Çakralar ve Uyanış |
Adnan Küçük MEB YUSUF TEKİN’İN LAİKLİK SÖYLEMİ BAZI ÇEVRELERİ RAHATSIZ ETTİ |
Zahide Guliyeva EGO İŞÇİLERİ |
Cengiz Altınsoy Benim güzel memleketim... |
Kıvılcım Kalay NEDEN DİYE SORMA |
Canan Sezgin BU DOLUNAYLA BİR DEVİR KAPANIYOR! |
Tuğrul Sarıtaş Duayen gazeteci Tuğrul Sarıtaş'tan yeni kitap! |
Tekin Öget GERÇEKTEN DE TAM YOL İLERİ Mİ? |
Esra Süntar SU ÜSTÜNDE İKEN SU İÇİNDE OLMAK |
M. Kürşat Türker ZİNCİR |
Yalçın Toker SPOR YAZARLARI GENEL KURULUNDAYDIM.. |
Haktan Kerem Ural ‘ADALET SİSTEMİ’NİN ALTINDA SERİNLEYEN AHLAKSIZLAR |
Sima Güleser Polat İPİN UCU KAÇTI! |
Uğur Özteke SAĞLIKTA KANDIRMACA YENİDEN Mİ BAŞLIYOR? |
Deli/dahi arasında gidip gelen Friedrich Nietzsche'nin
"Bugün artık kimse ölümcül hakikatlerden ölmüyor; çok fazla panzehir var." sözleri beyninin dahi tarafına ait olmalı.
Anahtar kelime, 'ölümcül hakikat...'
Felsefe bazen hakikatleri kelimelerin kılıcıyla parça parça etse de, hayatın ölümcül hakikatleri hepimizi bir şekilde kuşatıyor. Kuşatmanın ötesinde boğazımızı sıkıyor.
İnsanın mutlu olma çabasına hayatın tuhaf bir itirazı var.
Tuhaf ve sessiz...
Sürekli satır arasına gizlenen, köşe kapmaca oynayan bir hayat var karşımızda.
Şeytan ya da şeytanlaşmış insanların daha bol oksijen aldığı bir matrix gibi...
Hayatın sürekli toksin ütetmesine alışan. Toksini içine çekerek mutluluk arayan bir canlı türüne dönüştük.
Alıp başımızı gidecegimiz bir yer de yok.
Mekanların da eski rahatlatıcı enerjisi kalmadı.
Gidecegimiz yere kendimizi de götürdüğümüzü gittigimiz her yer biliyor.
'İnsanın aklı çoğaldıkça can sıkıntısı artar. ' dese de Dostoyevski...
Ben yine de "Sıkıntınızın sırrı sızın elinizde değil, başkalarının elindedir." diyen Balzac'a kulak kabartmayı tercih ederim.
Fakat...
Aniden Dostoyevski
'Can sıkıntısı acılarımızı arttırmaktan başka ne işe yarıyor ki? Kadere küsmenin hiçbir faydası yok.' sözlerini hatırlayınca küçük bir kapı aralanıyor sanki...
Tabi sadece ışığın sızacağı kadar kapı aralığına 'aman içeri girmesinler' diye onlarca insan dayanmadıysa...
Velhasıl...
Balıkların gözyaşının denizde belli olmadığını anlayanlar hayat kapısının çelik kapılarını kırıp bayrağı hayatın kalbine saplayabilir!
Bir de bunu deneyin isterseniz...
Bu satırların yazarı artık öyle yapacak!
E-posta Facebook Twitter Yazdır Önceki sayfa Sayfa başına git |
Bu yazı 38548 defa okunmuştur. |
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |